Rüyalardaki Hayatı Nasıl Yaşarsın

Rüyalardaki Hayatı Nasıl Yaşarsın?

Eğer hayallerinizin peşinden koşacak cesaretiniz varsa bütün hayalleriniz gerçekleşebilir.

(Walt DİSNEY)

 

Hepimizin düşleri var…

Hepimiz bir gün düşlerimizin gerçek olacağı umuduyla yaşıyoruz.

Bunu belki bilinçli olarak düşünmüyoruz çoğu zaman ama bilinçaltımızda bir gün her şeyin daha iyi olacağına dair büyük umutlar taşıdığımız da bir gerçek.

Zaman acımasızca akıp gidiyor bu arada…

Peki, sormak istiyorum: Biz rüyalarımızdaki hayatı ne zaman yaşayacağız?

Çocukken bizi sarıp sarmalayan o muhteşem düşlere ne zaman kavuşacağız?

Tam olarak ne zaman sağlıklı, mutlu, doyumlu ve bolluk içinde bir yaşam süreceğiz?

Hayatı ne zaman aynen bir çocuğun yaşadığı gibi çılgınca, rengârenk ve hiç bir şeyi dert etmeden coşkulu bir şekilde yaşayacağız?

Ne zaman muhteşem bir çiftliğimiz ve içinde birbirinden güzel atlarımız olacak?

Ruh ikizimiz ne zaman karşımıza çıkacak?

 

Ne zaman bir Lamborghini arabamız olacak?

 

Böyle giderse hiçbir zaman değil mi?

 

Hayır, hayır bu böyle olmak zorunda değil…

 

İşte iyi haber…

 

Rüyalarımızdaki hayatı yaşayabiliriz…

 

İçinizdeki o muhteşem potansiyel dışarıya çıkmak için izninizi bekliyor.

 

Yaşam maalesef bize neden başaramayacağımızı söyleyen felaket tellallarıyla dolu!

 

Başaramayacağımızı, yapamayacağımızı söylüyorlar çünkü kendileri başaramadılar, yapamadılar. Daha da kötüsü belki de hiç denemediler bile!

Bizim de onlar gibi birer ezik olmamızı istiyorlar.

 

Başarısız, yokluk bilinci içinde, hayattan bezmiş, hayalleri olmayan, rahatlık tuzağı içine saplanıp kalmış, risk almayan, okumayan, öğrenmeyen ve düşünmeyen biri olmamız için gece gündüz çalışıp duruyorlar.

 

Belki bunu bilinçli bir şekilde yapmıyorlar ama ne fark eder bilinçli ya da bilinçsiz bizi zehirlemeye yetiyor bunlar.

 

Ya bu ahmaklara kulak asıp içimizdeki o muhteşem gücün dışarıya çıkmasına mani oluruz ya da bu gücü sonuna kadar kullanmayı seçip yaşamımızda devrim niteliğinde işler başarırız.

 

Seçim bizim!

 

Peki, ne yapabiliriz?

 

Çok şey…

 

İzin verin açıklayım.

 

Rüyalarındaki hayatı yaşama yolunda yapabileceğin ilk ve en önemli şey zihnini o çok istediğin muhteşem hayallerinle doldurmaktır.

 

Yaşamında en çok istediğin şeyleri sürekli düşün.

 

Tüm dikkatini yaşamda sahip olmak istemediklerine değil, tam aksine gerçekten sahip olmak istediklerine yönelt.

 

Yemek yerken, uykuya dalmadan önce, müzik dinlerken, spor yaparken hep bu çok istediğin hayallerini düşün.

 

Hayallerini düşünürken mümkün olduğunca çok ayrıntıya yer ver.

 

Bunları yapmamızın altında yatan temel felsefeler şunlardır:

 

İçerde ne varsa dışarıda da o olur.

     Beyin hayalle gerçeği ayırt edemez.

     Ne ekersen onu biçersin.

 

Mesela benim en büyük hayallerimden biri kitabım vasıtasıyla daha çok insana ulaşmak olmuştur. Şimdi şu sıralarda bunu başarmanın keyfini yaşıyorum.

 

Tüm bunların hayalini elbette çok öncesinden kurmuştum ve zihnimi epey bir süre bu hayallerimle beslemiştim.

 

Sonuçta dış hayatta karşılaştığım gerçeklikler de bunlar oldu.

 

Peki, zihnimizi hayallerimizle besledik daha sonra ne yapacağız?

 

Hepsi bu mu?

 

Tabiki hayır!

 

Şu bir gerçek ki düşleri olan her insan mutlaka bir takım engellerle karşılaşır.

 

Ne kadar çok düşün varsa o kadar çok engelle karşılaşırsın.

 

Bu da aslında iyi bir şeydir. Çünkü senin hayalin için bir şeyler yaptığını gösterir. Hepsinden önemlisi büyük hayaller kurduğunu gösterir. Sıradan, sönük bir hayata asla razı olmadığını gösterir.

 

Yaşamda hiç engellerle karşılaşmayanlar kendilerini konforun sıcak kucağına bırakanlardır. Bu tip insanlar çok sıradandırlar ve asla bunlardan lider falan da olmaz.

 

Rüyalarındaki gibi bir hayata sahip olmak en başta MÜCADELE gerektirir.

 

Mücadele şartlar ne olursa olsun asla pes etmemek demektir.

 

Mücadele karakterini güçlendirir ve seni SEN yapar.

 

Bu da daha çok gelişmen demektir. Daha dayanıklı olman daha büyük düşlerin peşinden koşar adım gitmen demektir.

 

Kitabımı yazma sürecinde onlarca sorunla karşılaştım ama asla yılmadım.

 

Bilgisayarım çöktü, içindeki bilgiler silindi, günlerce tek bir satır dahi yazamadım.

 

Tüm bunların oyunun bir parçası olduğunu çok iyi biliyordum.

 

Kazanmanın yolu geçmişi bir tarafa bırakıp tekrar oyuna girebilmekti.

 

Öyle de yaptım.

 

Kolları sıvayıp kitabı tekrar yazdım.

 

Bugün Düş Atölyesi kitabı avuçlarımda ise bunu o gün pes etmemeye borçluyum. Eğer pes edip havlu atsaydım bugün böyle bir kitap olmayacaktı.

 

Pes etmediğin sürece eninde sonunda kazanma ihtimalin her zaman var demektir.

 

“Tanrı ile Sohbet” adlı filmde geçen çok ilginç bir söz vardır.

 

Film kısaca şöyle; Neale, araba kazasında yaralanıp işini ve evini kaybeder. Bununla birlikte hayatta kalmak için yoğun bir mücadele örneği de sergiler. O kadar çok sorunla başa çıkmak zorunda kalmıştır ki “artık yeter” der ve orada kendi kendine çok güçlü bir karar verir. O sırada kalacak yeri olmadığı için sokakta bir bankın üzerinde yatmaktadır. Şu sözler acıyla ve zorlukla ağzından dökülür:

 

“BU BANKTA ÖLMEYECEĞİM”

 

Bu güçlü karar Neale’nin hayatını değiştirir ve o bankta ölmez, bir süre sonra da istediği hayata kavuşur.

 

NE EKERSEN ONU BİÇERSİN… Unutma bu bir yaşam yasası.

 

Yerçekimi kanunu gibi gerçek bir kanun bu. Yerçekimi kanunu ne kadar gerçekse bu da o kadar gerçek. Yaşamına bakarsan bunun ne kadar doğru olduğunu fazlasıyla görebilirsin.

 

Şu ana kadarki yaşamından memnunsan doğru düşünceler ektin demektir. Hayır, memnun değilsen değiştirmen gereken bir şeyler var demektir.

 

Rüyalarındaki yaşama seni sürükleyecek düşünceler eklemekle işe başlayabilirsin.

 

Farklı bir gerçeklikte farklı bir hayat yaşayacaksın.

 

Sevgilerimle…